19. Yüzyıldan Sonra Yapılan Taşınmazın Eski Eser Olarak Tescili İçin Aranan Şartlar – Danıştay
KARARIN ÖZETİ : 19’uncu yüzyıl sonundan sonra yapılmış olan taşınmazın “korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı” olarak tescil edilebilmesi için, önem ve özellikleri bakımından korunmasına gerek görülmesi, sanat değeri, mimari, tarihi, estetik, mahalli, arkeolojik değerler kapsamı içinde; strüktürel, dekoratif, yapısal durum, malzeme, yapım teknolojisi, şekil bakımından özellik arzetmesi gerektiği.
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2015/2571
Karar No : 2018/578
Karar Tarihi : 22.02.2018
MADDİ OLAY
Davacıya ait yapının korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tesciline ve 2. grup yapı olarak belirlenmesine ilişkin 02/12/2010 günlü, 5482 sayılı İzmir 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararının iptali istemiyle dava açılmıştır.
İDARE MAHKEMESİ KARARI
İzmir 4. İdare Mahkemesi’nin 28/03/2012 günlü, E:2011/561, K:2012/506 sayılı kararıyla; dosyadaki bilgi ve belgeler ile mahallinde yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden; yapının, İzmir’de Modernist anlayışla inşa edilmiş 2 katlı apartman binalarının günümüze ulaşabilmiş ender örneklerinden biri olarak önem taşıdığı, Karşıyaka’nın tarihi geçmişine ışık tutan ve belirli bir dönemin sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel yapılanmasını yansıtan bir Cumhuriyet Dönemi binası ve kent ve çevre kimliğine katkıda bulunan, kültür varlığı niteliğindeki yapılardan biri olduğu, Cumhuriyet Dönemi mimarisinin Modernist anlayışla inşa edilmiş ve günümüze gelebilmiş az sayıdaki konut örneklerinden biri olması açısından da önem arz ettiği, ayrıca, yakın çevrede tescilli yapıların varlığı dikkate alındığında, Cumhuriyet Dönemi özellikleri taşıyan bu yapının varlığını sürdürmesinin, yerleşmenin toplumsal, kültürel, estetik birikiminin farklı dönemlerde inşa edilmiş yapılar üzerinden okunabilmesi açısından anlam taşıdığı sonucuna varılarak, dava konusu yapının 2. grup korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı tesciline ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
DANIŞTAY 14. DAİRESİNİN KARARI
Anılan karar, Danıştay Ondördüncü Dairesi’nin 03/06/2014 günlü, E:2012/6794, K:2014/6342 sayılı kararıyla; 1953 yılında yapımı tamamlanan binanın 19. yüzyıl sonuna kadar yapılmış bir yapı olmadığı, sit alanı içinde yer almadığı, Milli Mücadele ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda büyük tarihi olaylara sahne olması ve Mustafa Kemal Atatürk tarafından kullanılmış olmasının da söz konusu olmadığı, dolayısıyla dava konusu yapının sahip olduğu nitelikler açısından 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarının Tespiti ve Tescili Hakkında Yönetmelikte belirtilen tanımlara uymadığı, diğer taraftan, işleme konu yapının 1953 yılında yapılmış olmasına rağmen önem ve özellikleri bakımından korunmasına gerek bulunma durumu ve taşınmazın sanat değeri, mimari, tarihi, estetik, mahalli, arkeolojik değerler kapsamı içinde; strüktürel, dekoratif, yapısal durum, malzeme, yapım teknolojisi, şekil bakımından özellik arz etmesi gibi konular açısından değerlendirilmesi gerektiği, yapının salt bulunduğu yerdeki görsel bütünlüğün sağlanmasına yardımcı olmasının yapının tescil edilmesi için yukarıda belirtilen koşulları gerçekleştirmediğinin açık olduğu, bu durumda; yapının bugünkü hali ile mimari ve sanat değeri açısından vazgeçilmez özel bir öneminin bulunduğu söylenemeyeceğinden, tesciline ilişkin dava konusu Koruma Bölge Kurulu kararında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
İDARE MAHKEMESİ ISRAR KARARI
İdare Mahkemesi, bozma kararına uymayarak ilk kararında ısrar etmiştir.
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU KARARI
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun “Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları”başlıklı 6. maddesinde; “Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları şunlardır:
a) Korunması gerekli tabiat varlıkları ile 19′ uncu yüzyıl sonuna kadar yapılmış taşınmazlar,
b) Belirlenen tarihten sonra yapılmış olup önem ve özellikleri bakımından Kültür ve Turizm Bakanlığınca korunmalarında gerek görülen taşınmazlar,
c) Sit alanı içinde bulunan taşınmaz kültür varlıkları,
d) Milli tarihimizdeki önemleri sebebiyle zaman kavramı ve tescil söz konusu olmaksızın Milli Mücadele ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda büyük tarihi olaylara sahne olmuş binalar ve tesbit edilecek alanlar ile Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından kullanılmış evler.” olarak belirlenmiştir.
Aynı Kanun’un 7. maddesinde ise, Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin, Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde ilgili ve faaliyetleri etkilenen kurum ve kuruluşların görüşünün alınarak yapılacağı, yapılacak tespitlerde, kültür ve tabiat varlıklarının tarih, sanat, bölge ve diğer özelliklerinin dikkate alınacağı, Devletin imkanları göz önünde tutularak, örnek durumda olan ve ait olduğu devrin özelliklerini yansıtan yeteri kadar eserin korunması gerekli kültür varlığı olarak belirleneceği, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili yapılan tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil olunacağı, tespit ve tescil ile ilgili usul ve esasların yönetmelikte düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan, Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarının Tespiti ve Tescili Hakkında Yönetmeliğin 3. maddesinde; “taşınmaz kültür varlıkları” tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan yer üstünde, yer altında veya su altındaki korunması gerekli taşınmaz varlıkları olarak tanımlanmıştır.
Aynı Yönetmeliğin “Tespitlerde Değerlendirme Kıstasları” başlıklı 4. maddesinde ise; taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarından korunması gereklilerinin tespitinde aşağıdaki hususlar gözönünde bulundurulur:
a)Korunması gerekli tabiat varlıkları ile, 19′ uncu yüzyıl sonuna kadar yapılmış taşınmazlardan olması,
b)19′ uncu yüzyıl sonundan sonra yapılmış olmasına rağmen önem ve özellikleri bakımından korunmasına gerek görülmesi,
c)Taşınmazların sit alanı içinde bulunması,
d)Taşınmazın milli tarihimizdeki önemleri sebebiyle zaman unsuru ve tescil söz konusu olmaksızın Milli Mücadele ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda büyük tarihi olaylara sahne olmuş binalar ve tespit edilecek alanlar ile Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından kullanılmış evlerden olması,
e) Taşınmaz tabiat varlıklarının ender bulunan değişik özelliklere sahip olması,
f) Tek yapılar için; taşınmazın sanat değeri, mimari, tarihi, estetik, mahalli, arkeolojik değerler kapsamı içinde; strüktürel, dekoratif, yapısal durum, malzeme, yapım teknolojisi, şekil bakımından özellik arzetmesi…” kuralına yer verilmiştir.
Diğer taraftan; Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun 05/11/1999 günlü, 660 sayılı “Taşınmaz Kültür Varlıklarının Gruplandırılması, Bakım ve Onarımları”na ilişkin İlke Kararı’nda; “2. Grup Yapılar”; kent ve çevre kimliğine katkıda bulunan kültür varlığı niteliğindeki yöresel yaşam biçimini yansıtan yapılar olarak tanımlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; Cumhuriyet Dönemi Mimari Mirasının Korunması ve Değerlendirilmesi Projesi kapsamında 1920-1970 yılları arasında inşa edilmiş nitelikli yapıların tescili önerisini içeren TMMOB Mimarlar Odası İzmir Şubesinin 16/07/2009 günlü, 04-09-626 sayılı yazısı üzerine konunun İzmir I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünün gündemine alındığı ve kurulunun 02/12/2010 günlü, 5482 sayılı kararı ile İzmir İli, Karşıyaka İlçesi, 1743 Sokak, 230 ada, 45 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki davacıya ait yapının korunması gerekli 2. grup taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, anılan Yönetmeliğin 4. maddesinin diğer bentleri kapsamında sayılamayacağı açık olan ve dava konusu işlem ile tescil edilen binanın aynı maddenin(f) bendinde belirtilen nitelikleri taşıyıp taşımadığı noktasında toplanmaktadır.
Dosyada bulunan ve Ege Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyeleri tarafından, İdare Mahkemesi’nce mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor incelendiğinde; binanın Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarının Tespiti ve Tescili Hakkında Yönetmeliğin4. maddesinin (f) bendinde belirlenen mimari, strüktürel, dekoratif, yapısal durum, malzeme, yapım teknolojisi ve şekil kriterleri bakımından yeterli ölçüde değerlendirilmediği sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda, Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarının Tespiti ve Tescili Hakkında Yönetmeliğin4. maddesin (f) bendi uyarınca, taşınmazın sanat değeri, mimari, tarihi, estetik, mahalli, arkeolojik değerler kapsamı içinde; strüktürel, dekoratif, yapısal durum, malzeme, yapım teknolojisi, şekil bakımından özellik arzedip arzetmediği hususunun açıklığa kavuşturulması amacıyla, aralarında bir mimarın da bulunduğu, konusunda uzman kişilerden oluşacak yeni bir bilirkişi heyetine yaptırılacak inceleme sonucunda düzenlenecek rapor esas alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerektiğinden, dosyada mevcut olan rapora dayanılarak verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüne, İzmir 4. İdare Mahkemesi’nin 04/03/2015 günlü, E:2015/94, K:2015/370 sayılı ısrar kararının BOZULMASINA, dosyanın anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine, kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/02/2018 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; İzmir 4. İdare Mahkemesince verilen ısrar kararının usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.