Çevre Hukuku

Günümüzde artan dünya nüfusu ve gelişen sanayi ve teknolojiler nedeniyle çevresel sorunlar tarih boyunca hiç olmadığı kadar yoğun yaşanmakta ve bu sorunlara hem ulusal hem de uluslararası düzeyde çözümler aranmaktadır.

İşte tam bu noktada bir yandan çevrenin korunması bir yandan da kalkınmanın sağlanması için “sürdürülebilir çevre” ve “sürdürülebilir kalkınma” ilkeleri ortaya çıkmış ve çevre sorunlarına çözüm arama çabaları Çevre Hukuku’nun gelişmesine neden olmuştur.

Çevre Hukuku alanında temel kanun 2872 sayılı Çevre Kanunu’dur. Çevre Hukuku’nun en önemli konusunu ise şüphesiz ki Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci oluşturmaktadır.

Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED), gerçekleştirilmesi plânlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaları ifade eder.

ÇED sürecinin nasıl işletileceği ve hangi projelerin ÇED süreci kapsamında olduğu ise Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği ile düzenlenmiştir. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED), teknik ve uzmanlık isteyen, süreç içerisinde bilimsel yöntemlerin kullanılmasını gerektiren en etkili çevre yönetim araçlarından birisidir. Son yıllarda nükleer santralden, Kanal İstanbul’a, 3. köprüden altın madenlerine kadar birçok projenin ÇED raporları ve kararları ülkemizde en çok tartışılan ve gündemi meşgul eden konuların başında gelmektedir.

2872 sayılı Çevre Kanunu, ÇED sürecinin etkinliğini artırmak için çok önemli hükümler barındırmaktadır. Bu hükümler şu şekildedir:

  • ÇED Yönetmeliğinin EK-1 ve EK-2 Listelerinde sayılan projelerle ilgili, ÇED Olumlu Kararı veya ÇED Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez.
  • ÇED incelemesi yapılmaksızın başlanan faaliyetler Bakanlıkça, proje tanıtım dosyası hazırlanmaksızın başlanan faaliyetler ise mahallin en büyük mülkî amiri tarafından süre verilmeksizin durdurulur.
  • ÇED süreci tamamlamadan inşaata başlayan ya da faaliyete geçenlere proje bedelinin yüzde ikisi oranında idarî para cezası verilir. Cezaya konu olan durumlarda yatırımcı faaliyet alanını eski hale getirmekle yükümlüdür.

Görüldüğü üzere, çevreye etkisi olan veya olabilecek projeler için ÇED sürecinin işletilmesi zorunludur. Aksi taktirde proje sahiplerini ciddi yaptırımlar beklemektedir. Bu noktada, ÇED sürecinin doğru bir şekilde işletilmesi de önem arz etmektedir. Örneğin, ÇED Kararlarının usulüne uygun bir şekilde halka ilan edilmemesi durumunda, ÇED kararına karşı dava açma süresi de başlamamış olacağı için projenin sahibi sürekli olarak dava tehdidi ile karşı karşıya kalabilmektedir.

Ayrıca, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/A maddesi ile Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) sonucu alınan kararlar “İvedi Yargılama Usulü” hükümlerine tabi tutulmuş ve dava açma süresi başta olmak üzere yargılama usulü hakkında da özel hükümler getirilmiştir.

İmar ve Hukuk olarak bünyemizde, Çevre Hukuku alanında ve özellikle ÇED davalarında önemli tecrübesi olan hukukçular bulunmaktadır. Öncelikli hedefimiz ÇED sürecinde verdiğimiz doğru hukuki danışmanlık sayesinde, proje sahiplerinin ileride karşılaşılabileceği olası riskleri, davaları ve yaptırımları en aza indirgemektir. Bunun için ÇED süreci hakkında Danıştay ve Anayasa Mahkemesi kararları ile güncel mevzuat değişikliklerini yakından takip ediyoruz.

Bunun yanında, 2872 sayılı Çevre Kanunu ve ÇED Yönetmeliği kapsamında alınan ve aşağıda belirttiğimiz kararlara karşı açılacak davalarda da hukuki destek sağlamaktayız:

  • ÇED Gerekli Değildir Kararı
  • ÇED Gereklidir Kararı
  • ÇED Olumlu Kararı
  • ÇED Olumsuz Kararı
  • ÇED Sürecinin İhlali Nedeniyle Faaliyetin Durdurulması Kararı
  • ÇED Sürecinin İhlali Nedeniyle İdari Para Cezaları

Ayrıca, 2872 sayılı Çevre Kanunu ve bu Kanun uyarınca çevrenin korunması amacıyla çıkarılan Yönetmeliklere aykırı davranılması halinde, 2872 sayılı Kanun’un 20. maddesinde düzenlenen idari para cezaları uygulanır. Ekibimizde Çevre Kanunu uyarınca verilen idari para cezaları alanında uzmanlık seviyesinde deneyim sahibidir.