İmar Planının Yargı Kararıyla İptali Nedeniyle Yıkım ve İdarenin Tazminat Sorumluluğu – Danıştay
KARARIN ÖZETİ : Ruhsatın ve dayanağı imar planının yargı kararıyla iptal edilmesi üzerine yargı kararı uyarınca hazırlanıp onaylanan plan hükümlerine aykırı hale gelen yapılar için alınan yıkım kararlarının iptali istemiyle açılan davalarda, Danıştayın istikrar kazanmış içtihadına göre, inşa edildiği tarihte yürürlükte bulunan plana ve ruhsata uygun olarak inşa edilmiş olsa dahi, kazanılmış hakkın bulunmadığı dolayısıyla ruhsatsız yapının yıkılması gerektiği, ancak yıkım işlemi tesis edilmeden önce, hukuka aykırı planı onaylayan ve ruhsatı veren idarenin kusurlu davranışı nedeniyle bu durum ortaya çıktığından, iyi niyetli kişilerin zararlarının karşılanması ve yıkıma konu taşınmazın bedelinin ödenmesi gerektiği, bunun için yıkımın uygulanmasının beklenmesine gerek olmadığı hakkında.
DANIŞTAY 6. DAİRESİ
Esas No : 2014/10657
Karar No : 2019/3054
Karar Tarihi : 24.04.2019
MADDİ OLAY
Trabzon İli, Merkez Aydınlıkevler Mahallesi, 143 ada, 11 parsel sayılı taşınmaza verilen 07/03/2008 tarihli, 1-50 Sayılı inşaat ruhsatının ve ruhsatın dayanağı kapatılan Trabzon Belediye Meclisinin 25/12/2002 gün ve 165 Sayılı kararıyla onaylanan 1/5000 ölçekli revizyon nazım ve 1/1000 ölçekli revizyon uygulama imar planının iptali istemiyle komşu parsel sahipleri tarafından açılan davada Trabzon İdare Mahkemesi’nin 17/10/2011 tarih ve E:2010/1548, K:2011/1327 Sayılı kararıyla anılan işlemlerin iptaline karar verilmiş, bu karar Danıştay Altıncı Dairesinin 01/07/2013 tarih ve E:2012/200, K:2013/4598 Sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
Anılan iptal kararı sonrasında parselde bulunan yapıya ilişkin 30/11/2011 tarihli yapı tatil tutanağı düzenlenerek, 06/12/2011 tarihli, 1875 Sayılı kapatılan Trabzon Belediye Encümeni kararıyla taşınmazın tamamı için yıkım kararı alınmış, anılan kararın dava konusu edilmemesine rağmen, yıkım kararının davalı idarece uygulanmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca, taşınmazın bulunduğu alanda B-4 olan yapılaşma koşulları, kapatılan Trabzon Belediye Meclisinin 04/01/2012 tarihli, 9 Sayılı kararı ile B-3 olarak belirlenmiş, bu değişikliğe davacı tarafından yapılan itiraz ise 01/03/2012 tarihli, 61 Sayılı belediye meclisi kararı ile reddedilmiştir.
Davacı tarafından farklı tarihlerde davalı idareye plan değişikliği yapılması, yapının yıkımının gerekleştirilmesi, zararının tazmini yönünde başvurularda bulunulmuş, son olarak Trabzon 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin E:2013/37 D.İş sayılı dosyası kapsamında yapının yeni imar planına göre B-3 yapılaşma hakkına sahip alanda kaldığından bahisle bahisle binanın 3. katı ile çatı katının yapım ve yıkım maliyetinin tespiti yönündeki bilirkişi raporu uyarınca hesaplanan 86.249,84-TL’nin davacıya ödenmesi amacıyla yapılan başvuru 27/01/2014 tarihli, 942 Sayılı işlem ile reddedilmiştir.
Bu işlem üzerine de imar planı uyarınca alınan yapı ruhsatına göre yapılan binanın, anılan plan ve ruhsatın mahkemece iptali nedeniyle 3. katı ile çatı katının yıkılmasının gerektiğinden bahisle uğranıldığı ileri sürülen 86.249,84-TL zararın tazmini istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.
İDARE MAHKEMESİ KARARI
Davacının maliki olduğu taşınmaza verilen ruhsatın yargı kararıyla iptal edilmesi sonrasında inşaatın mühürlenerek durdurulduğu ve ruhsata aykırı olan kısımların yıkımına karar verildiği, ancak yıkım kararının uygulanmadığı, dolayısıyla gerçek zararın yıkım kararının icra edilmesi sonrasında kesinlik kazanacağı, bu aşamada tazmini gereken gerçek bir zararın varlığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
DANIŞTAY 6. DAİRESİ KARARI
Anayasanın “Mülkiyet Hakkı” başlıklı 35. maddesinde; “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” hükmüne, “Milletlerarası Andlaşmaları Uygun Bulma” başlıklı 90. maddesinin 5. fıkrasında ise; “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir.
19/03/1954 tarihli, Resmi Gazetede yayımlanan 6366 Sayılı Kanun ile Türkiye tarafından da kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek Protokol’ün “Mülkiyetin Korunması” başlıklı 1. maddesinde; “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.” hükmü yer almaktadır.
3194 Sayılı İmar Kanununun 32. maddesinde; “Bu Kanun hükümlerine göre ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılar hariç; ruhsat alınmadan yapıya başlandığı veya ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapıldığı ilgili idarece tespiti, fenni mesulce (…) tespiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali olunması üzerine, belediye veya valiliklerce o andaki inşaat durumu tespit edilir. Yapı mühürlenerek inşaat derhal durdurulur. Durdurma, yapı tatil zaptının yapı yerine asılmasıyla yapı sahibine tebliğ edilmiş sayılır. Bu tebligatın bir nüshası da muhtara bırakılır. Bu tarihten itibaren en çok bir ay içinde yapı sahibi, yapısını ruhsata uygun hale getirerek veya ruhsat alarak, belediyeden veya valilikten mühürün kaldırılmasını ister. Ruhsata aykırılık olan yapıda, bu aykırılığın giderilmiş olduğu veya ruhsat alındığı ve yapının bu ruhsata uygunluğu, inceleme sonunda anlaşılırsa, mühür, belediye veya valilikçe kaldırılır ve inşaatın devamına izin verilir. Aksi takdirde, ruhsat iptal edilir, ruhsata aykırı veya ruhsatsız yapılan bina, belediye encümeni veya il idare kurulu kararını müteakip, belediye veya valilikçe yıktırılır ve masrafı yapı sahibinden tahsil edilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Ruhsatın ve dayanağı imar planının yargı kararıyla iptal edilmesi üzerine yargı kararı uyarınca hazırlanıp onaylanan plan hükümlerine aykırı hale gelen yapılar için alınan yıkım kararlarının iptali istemiyle açılan davalarda, Danıştayın istikrar kazanmış içtihadına göre, inşa edildiği tarihte yürürlükte bulunan plana ve ruhsata uygun olarak inşa edilmiş olsa dahi, kazanılmış hakkın bulunmadığı dolayısıyla ruhsatsız yapının yıkılması gerektiği, ancak yıkım işlemi tesis edilmeden önce, hukuka aykırı planı onaylayan ve ruhsatı veren idarenin kusurlu davranışı nedeniyle bu durum ortaya çıktığından, iyi niyetli kişilerin zararlarının karşılanması ve yıkıma konu taşınmazın bedelinin ödenmesi gerektiği yönündedir.
Uyuşmazlıkta, davalı idare tarafından planın ve ruhsatın iptal edildiği gerekçesiyle yapı tatil tutanağı düzenlenerek yıkım kararının alındığı, yıkım kararının iptali istemiyle dava açılmadığı ancak bu davada savunma dilekçesinin verildiği tarih itibariyle yaklaşık olarak 3 yıl geçmesine rağmen, anılan kararın uygulanmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, davalı idare tarafından planın ve ruhsatın iptaline ilişkin mahkeme kararının uygulanması amacıyla yapı tatil tutanağı düzenlenerek yapı mühürlenmiş ve yıkım kararı alınmış, ancak yıkım yapılmamış olmakla birlikte yapı kullanma izni alınmadığından ya da alınamayacağından davacının yapısı üzerinde tasarruf etmesi engellenerek mülkiyet hakkı kısıtlanmıştır.
Zararın yıkım kararının icra edilmesi sonrasında kesinlik kazanacağı, henüz yıkımın gerçekleşmediği, bu aşamada tazmini gereken gerçek bir zararın varlığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddi ise yıkımın yapılıp yapılmayacağı hususunun, davalı idarenin keyfiyetine bırakılması sonucunu doğuracağından, ortaya çıkan durumun mülkiyet hakkını, hak arama hürriyetini ve hukuk devleti ilkesini zedeleyeceği açıktır.
Bu durumda, yapının ruhsata uygun yapılıp yapılmadığının tespit edilerek ruhsata uygun yapılan kısımlarının plan ve ruhsatın iptaline ilişkin yargı kararı ve yıkım kararı nedeniyle yıkılacağı açık olduğundan 3. katın ve çatı katının yıkılmasından doğan zararın tazmini gerekmektedir. Bu itibarla, davanın reddine ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu Trabzon İdare Mahkemesi’nin 30/06/2014 tarih ve E:2014/243, K:2014/949 Sayılı kararının BOZULMASINA,
2. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
3. 2577 Sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 24/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.