İmar Planlarının Değiştirilmesi Talebinin Dava Açma Süresine Etkisi – Danıştay

 

KARARIN ÖZETİ : İlgililerin herhangi bir süre kısıtlamasıyla karşı karşıya kalmaksızın her zaman 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. maddesi kapsamında imar planı değişikliği yapılması istemiyle başvuruda bulunabileceği, bu istemlerinin idarelerce şehircilik ve planlama ilkeleri, kamu yararı, çevredeki nüfus, yoğunluk ve donatı dengesi yönünden irdelenmesi gerektiği, taşınmaza ayrıldığı amaç için ihtiyaç bulunmadığı sonucuna varıldığı takdirde imar planı değişikliği yapılmasının mümkün olduğu.

 

DANIŞTAY ALTINCI DAİRESİ
Esas No       : 2013/7918
Karar No      : 2018/2634
Karar Tarihi : 27.03.2018

 

MADDİ OLAY

24.11.1995 onay tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planında, kısmen perakendeci hali, kısmen çocuk bahçes, kısmen pazar yeri alan için 15.09.2011 tarihinde plan değişikliği başvurusu yapılmış ve taşınmazların konut veya ticaret alanına alınması talebinde bulunulmuştur. Bu talebinin reddine ilişkin belediye meclisi kararının iptali istemiyle dava açılmıştır.

 

İDARE MAHKEMESİ KARARI

Davaya konu taşınmazların 24.11.1995 tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kısmen perakendeci hali, kısmen çocuk bahçesi, kısmen pazar yerine ayrılmasına karşın uzun yıllardır uygulama yapılmayarak mülkiyet hakkının kısıtlandığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir.

 

DANIŞTAY 6. DAİRESİNİN KARARI

3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinde; Nazım İmar Planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususuları göstermek ve uyulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plandır şeklinde tanımlanmıştır. Uygulama İmar Planı; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plandır, şeklinde tanımlanmıştır.

Aynı Kanunun imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması başlıklı 8. Maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde; imar planlarının nazım imar planı ve uygulama imar planlarından meydana geldiği, mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planlarının ilgili belediyelerce yapılacağı ve yaptırılacağı, belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe gireceği, onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde bir ay süre ile ilan edileceği bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebileceği, belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisinin onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlayacağı, onaylanmış planlarda yapılacak değişikliklerinde yukarıdaki usullere tabi olduğu, hüküm altına alınmıştır.

İlgililerin herhangi bir süre kısıtlamasıyla karşı karşıya kalmaksızın her zaman 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. maddesi kapsamında imar planı değişikliği yapılması istemiyle başvuruda bulunabileceği, bu istemlerinin idarelerce şehircilik ve planlama ilkeleri, kamu yararı, çevredeki nüfus, yoğunluk ve donatı dengesi yönünden irdelenmesi gerektiği, taşınmaza ayrıldığı amaç için ihtiyaç bulunmadığı sonucuna varıldığı takdirde imar planı değişikliği yapılmasının mümkün olduğu açıktır.

Bu durumda, İdare Mahkemesince, davaya konu taşınmazların, davacının talebi doğrultusunda, 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında konut veya ticaret alanında düzenlenmesinin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olup olmadığı yönünden gerekirse yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle değerlendirilmesi gerekirken, bu yönlerden inceleme yapılmaksızın mülkiyet hakkının uzun yıllardır kısıtlandığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmesinde isabet görülmemiştir.

Diğer taraftan, davacı tarafından dava dilekçesinde, 1331, 1360, 1412 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğu belirtilmişse de, dava dosyasında bulunan tapu belgelerinin incelenmesi neticesinde, davacının 1412 parsel sayılı taşınmazın maliki olarak görünmediği tespit edilmiştir. İdare Mahkemesince yeniden karar verilirken davaya konu taşınmazların mülkiyet durumlarının da incelenmesi gerektiği açıktır.

Açıklanan nedenlerle, Antalya 3. İdare Mahkemesince verilen 31/05/2013 tarihli, E:2012/391, K:2013/534 sayılı kararın BOZULMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 27/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yorum Yap

Yıldız (*) işareti ile işaretlenmiş alanlar zorunludur.